...

Hizmet Tespit Davası 

hizmet tespit davası

Hizmet tespit davası, hizmet süreleri eksik bildirilen veya sigorta girişi hiç yapılmayan işçiler tarafından; işverenlere karşı açılan bir dava türüdür. Sigortasız işçi çalıştırmak yasak olsa da maalesef günümüzde çoğu işçi bu şekilde çalıştırılmaktadır. Birçok kişi tarafından merak edilen bu konuyu yazımızda detaylı şekilde inceleyerek, merak edilenleri cevaplayacağız.

Hizmet Tespit Davası Nedir? 

Sigortalılığın tespiti davası ya da diğer adıyla hizmet tespit davası, sigortasız şekilde çalıştırılan ve bu nedenle sigorta primleri yatırılmayan işçilerin; geçmişe dönük olarak sigorta primlerinin tamamlatılması amacıyla açtıkları bir dava türüdür.  

Sigorta primleri eksik ödenen, işe giriş bildirgesi düzenlenmeyen, uzun ya da kısa vadeli sigorta primleri yatırılmadan sigortasız şekilde çalıştırılan işçiler, bu dava ile prim kayıplarını ve toplam sigortalılık günü kayıplarını telafi edebilir. Bu açıdan, özellikle de emeklilik açısından büyük bir öneme sahiptir. 

Sigorta tespit davası sonucunda, işçi lehine karar verilmesi durumunda; işçinin daha önceden sigortasız çalıştığı dönemler tespit edilir ve tamamlatılır. Bu sayede işçinin geriye dönük olarak sigortalı olması sağlanır. 

Hukuki Dayanağı 

Hizmet tespit davasının kanuni dayanağı, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 86. Maddesidir. İlgili maddeye doğrultusunda; sigorta tespit davası ile mahkemeden, işçi ve işveren arasında, bir iş sözleşmesine dayalı şekilde ve belirli tarihler arasında bir iş ilişkisinin varlığının tespiti talep edilmektedir. 

Hizmet Tespit Davasının Şartları Nelerdir? 

Bu davayı açmak isteyen kişilerin, bazı şartları taşıyor olması gerekir. Bu doğrultuda hizmet tespit davası şartları: 

  • İşçi ve işveren arasında, bir iş sözleşmesinin varlığı  gereklidir. 
  • İşçinin primlerinin eksik yatırılması veya sigortasız çalıştırılması sebebi ile daha önceden Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bir tespit yapılmış olmaması gerekir. 
  • İşçi, iş sözleşmesinden doğan bütün borçlarını yerine getirmiş olmalıdır. 
  • Davanın zamanaşımı süresi dolmadan açılmış olması gerekir. 

Sigorta tespit davasının en önemli şartı hak düşürücü süredir. Bu konu oldukça kapsamlı olması sebebi ile aşağıda daha detaylı şekilde incelenecektir. 

Hizmet Tespit Davası Zamanaşımı Süresi 

Hizmet tespit davasında zamanaşımı süresi 5 senedir. Hak düşürücü süre, işçinin işten ayrıldığı senenin sonundan itibaren başlamaktadır. Bu süre hak düşürücüdür ve mahkemece re’sen dikkate alınır. Sürenin kaçırılması halinde dava açma hakkı kaybedilir.  

Ancak şu da vardır ki; 5 yıllık hak düşürücü sürenin birtakım istisnaları bulunmaktadır. Bu istisnai durumların varlığı halinde, hizmet tespit davasında 5 yıllık zamanaşımı süresi işlemez ve her zaman açılabilir. 

Hizmet Tespit Davasında 5 Yıllık Hak Düşürücü Sürenin İstisnaları 

Sigorta tespit davasında 5 senelik hak düşürücü süre, aşağıda sayılan durumların varlığı halinde işlemez. Bunlardan herhangi birinin bulunması halinde İşçi, 5 senelik hak düşürücü süre geçmiş olsa dahi dava açabilecektir. Buna göre istisna haller şunlardır: 

  • İşe giriş bildirgesi, 4 aylık sigorta primleri bordrosu, sigortalı hesap fişi ve aylık sigorta primleri bildirgesinden herhangi birinin SGK’ya verilmiş olması, 
  • Hizmet tespit davasına ilişkin olan hukuki uyuşmazlığın, müfettiş raporları ile daha önceden tespit edilmiş olması, 
  • Sigorta primleri yatırılmamış olsa da işçiye verilen maaş bordrolarında sigorta primlerinin gösterilmiş olması, 
  • Yapılan Kurum incelemesi sonucunda sigorta primlerinin icra marifetiyle tahsil edilmiş olması, 
  • İşçilik alacaklarına ilişkin aynı dönemlere ait olan ve kesin hüküm niteliği taşıyan mahkeme kararlarının bulunması, 

Sayılan bu hallerin gerçekleşmiş olması durumunda hizmet tespit davasında 5 senelik hak düşürücü süre işlememektedir. 

Özetleyecek olursak; sigortasız çalışan işçiye ilişkin olan, dönem bordrosu veya işe giriş bildirgesi gibi yönetmelikte belirtilmiş olan belgelerin kuruma verilmesi veya bu döneme ilişkin çalışmanın SGK tarafından tespit edilmesi durumunda, hak düşürücü süre işlemeyecektir. İşçi böyle bir durumda 5 senelik zamanaşımı süresi geçmiş olsa dahi hizmet tespit davası açabilecektir. 

Hizmet Tespiti Davasında Hak Düşürücü Sürenin İşlememesi 

İşveren tarafından, usule uygun şekilde Kurum’a verilmiş olan ve sigortasız çalışan işçiyle ilgili olan belgeler, 5 senelik hak düşürücü süreyi kesmektedir. Ayrıca yapılan başvuru sonucunda, Kurum tarafından sigortasız çalışma tespit edilirse de bu süre işlememektedir. İşveren tarafından verilmesi zorunlu olan belgeler şunlardır: 

  • Aylık sigorta primi bildirgeleri, 
  • İşe giriş bildirgesi, 
  • Dönem bordroları. 

Buna ek olarak; kurumun müfettişleri tarafından düzenlenen müfettiş rapor ve tutanakları ile kurumun yetkili memurları tarafından sigortalı işçiye ilişkin düzenlenen belgeler de SGK tarafından gerçekleştirilen belirleme sayılır ve bunların varlığı halinde de hak düşürücü süre işlemez. İşveren aleyhine açılmış fakat; Kurum’un hasım olarak gösterilmediği sigorta tespit davaları da bu süreyi kesmektedir. 

Hizmet Tespit Davasında Davalı Taraf Kimdir? SGK Davalı Olarak Gösterilir Mi? 

Davacı taraf, sigortalılığının tespit edilmesini isteyen işçidir. Davalı taraf ise işçiyi sigortasız şekilde çalıştıran işverendir. Hizmet tespit davasında Sosyal Güvenlik Kurumu davalı olarak gösterilir mi sorusu ise sıklıkla merak edilmektedir. Bu noktada ikili bir ayrım yapılmaktadır. 

Şöyle ki; 11.09.2014 tarihinden önce açılan hizmet tespit davalarında, Sosyal Güvenlik Kurumu davalı olarak gösterilmekteydi. Ancak yapılan düzenlemeler ile bu durum değiştirilmiş ve SGK’nın artık davalı olarak gösterilmeyeceği ve davanın Kurum’a re’sen ihbar edileceği düzenlenmiştir. 

Buna göre hizmet tespit davasında, davalı olarak sadece işveren gösterilmelidir. Dava, SGK’ya re’sen ihbar edilir. Yapılan ihbar üzerine, Kurum fer’i müdahil olarak hizmet tespit davasına katılacaktır. Kurum’un fer’i müdahil olarak davaya katılması nedeni ile dava sonucunda verilecek kararda, SGK lehine ya da aleyhine yargılama giderine hükmedilmemektedir. 

Hizmet Tespit Davasında İspat Yükü Kimdedir? Nasıl İspatlanır? 

Sigorta tespit davası ya da diğer adıyla hizmet tespit davasında ispat yükü işçiye aittir. Ancak şu da vardır ki; çalışanların sigortasız şekilde çalıştırılması kamu düzenine ilişkin bir konudur. Yargıtay da işveren karşısında maddi açıdan güçsüz pozisyonda bulunan işçileri koruma amacı güderek, re’sen araştırma ilkesini benimsemiştir. Bu nedenle işçinin yazılı belge ile ispat zorunluluğu bulunmamaktadır. İddiaların doğruluğu açısından yeterli emare bulunduğu takdirde, tanık beyanları da ispat açısından yeterli olabilmektedir. 

Hizmet tespit davasında kullanılabilecek deliller şunlardır: 

  • İşçinin SGK ve işveren nezdinde bulunan belgeleri, 
  • Maaş bordroları, 
  • Tanık, 
  • Davalı işyerinin bulunduğu bina veya apartmandaki yönetime ait defter ve kayıtlar, 
  • Meslek odası, dernek veya esnaf sicil kayıtları, 
  • Bordro tanıkları, 
  • Banka kayıtları, 

Tanık olarak davacı ile iş yerinde aynı dönemde sigortalı olarak çalışan işçiler dinletilebileceği gibi komşu işletmelerde çalışan kişiler de dinletilebilir. Bunun haricinde mahkemece listeden seçilen bordro tanıkları da dinlenmektedir. 

Son olarak şunu da belirtelim; davalı işveren, işçinin hizmetinin geçtiği dönemi ve maaş miktarını kabul edebilir. Ancak sigorta tespit davalarının kamu düzenini ilgilendirmesi nedeni ile hakim araştırmaya devam etmeli ve gerçek durumu tespit etmelidir. 

Hizmet Tespit Davası Kazanılırsa Ne Olur? 

Hizmet tespit davası sonucunda işçi herhangi bir tazminat veya para alacağı kazanmamaktadır. Zaten bu davanın amacı da bu değildir. Davanın kazanılması halinde, işçinin talep ettiği dönem içerisindeki eksik sigorta primleri işveren tarafından tamamlanır. Bu sayede çalışanın sigortalılık gün sayısı ve prim miktarında kayıp yaşanmamış olur. Dolayısıyla emekli olunacak yaş ve alınacak emekli maaşı da işçi lehine değişecektir. 

Ayrıca sigortasız işçi çalıştırmak yasaktır ve cezası bulunur. İşveren, işçiyi çalıştırdığı ancak sigorta primlerini yatırmadığı döneme ilişkin vergileri de ödemek zorunda kalacaktır. Bunun haricinde; vergi dairesi ve SGK tarafından işverene idari para cezası kesilmesi de söz konusu olacaktır.

Sigorta Primlerinin Eksik Yatırılması Haklı Nedenle Fesih İmkanı Sunar Mı? 

Sigorta primlerinin eksik yatırılması veya hiç yatırılmaması, işçi açısından haklı fesih nedenidir. Bu durum, 4857 Sayılı İş Kanunu’n 24/2. Maddesi doğrultusunda işçiye derhal fesih hakkı sağlamaktadır. Yani, sigorta primleri eksik yatırılan işçi; buna dayanarak istifa etmesi halinde kıdem tazminatına hak kazanır. Yargıtay’ın karar kıldığı görüş de bu yöndedir. 

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/45702 E. 2018/1877 K. ve 06.02.2018 tarihli ilamında; 

“Her ne kadar mahkemece, davacının istifa ettiği ve istifa eden işçinin kıdem tazminatına hak kazanamayacağı gerekçesiyle kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ise de; tüm dosya kapsamına göre davacının 16.09.2010 tarihinde geçmiş çalışmalarına yönelik sigorta primlerinin ödenmemesi nedeni ile iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece kıdem tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe reddine karar verilmiş olması hatalıdır.” Diyerek konu hakkında görüşünü net şekilde ortaya koymuştur. 

Sosyal güvenlik hakkı, işçilerin en temel ve en önde gelen haklarından birisidir. Sigorta primlerinizin eksik yatması nedeniyle istifa etmeyi düşünüyorsanız, istifa ederken nelere dikkat edilmeli adlı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Hizmet Tespit Davası Açmadan Kıdem Tazminatı Alınır Mı? 

Sigortasız şekilde çalışan işçilerin, kıdem tazminatı gibi alacaklarını elde etmek amacıyla işçi alacakları davası açması durumunda, genel olarak mahkemeler tarafından davacı işçiye hizmet tespit davası açması için süre verildiği görülmektedir. Ancak Yargıtay aksi görüştedir. Yargıtay’a göre hizmet tespiti davası açmadan da işçilik alacaklarının tahsili için doğrudan dava açılabilmektedir. 

Yargıtay vermiş olduğu kararlarda, sigortasız şekilde çalıştırılan işçinin hizmet tespit davası açmaya zorlanamayacağını ve işçi olmak için sigortalı olma zorunluluğunun da bulunmadığını belirtmektedir. 

Yargıtay içtihatlarına göre sigortasız işçi ile aynı dönemde çalışmış olan, davalı iş yerindeki diğer işçilerin somut bilgi vermesi halinde; bütün deliller birlikte değerlendirilerek davanın esasına girilmesi gerekmektedir. Yargıtay hizmet tespit davası açmak için işçiye süre verilmesine rağmen, işçinin bu davayı açmaması nedeniyle yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesini bozma sebebi olarak görmektedir. 

Hizmet Tespiti Davasında Arabuluculuk Var Mı? 

Hizmet tespit davasında arabuluculuk şartı bulunmamaktadır. İşçi ve işveren arasında meydana gelen çoğu hukuki uyuşmazlığın çözümünde, arabuluculuk yolu dava şartı olarak kendine yer bulur. İşçi alacakları davası ve işe iade davası buna örnektir. Ancak hizmet tespit davaları kamu düzenine ilişkindir ve bu sebeple arabuluculuk yoluna başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır.  

Emekliler Hizmet Tespiti Davası Açabilir Mi? 

Emekliler, hak düşürücü süreyi geçirmemiş olmaları şartı ile geçmişe dönük olarak sigorta tespit davası açabilir. Kanuni açıdan buna ilişkin bir yasak söz konusu değildir. Önemli olan tek nokta hizmet tespit davası zamanaşımı süresinin dolmamış olmasıdır. 

Ayrıca emekli olan kişilerin sigortalı olarak tekrar farklı bir işte çalışma yasağı da bulunmamaktadır. Bu nedenle emekli olduktan sonra sigortasız çalışan bir kişi, bu çalışmasına ilişkin olarak da dava açabilir. 

Dava Kaç Yıl Sürer? 

Hizmet tespit davaları ortalama olarak 1,5 – 3 yıl arasında sürmektedir. Mahkemenin iş yoğunluğu, dinlenecek tanık sayısı, alınacak bilirkişi raporu sayısı ve tarafların davayı takip ediş şekillerine bağlı olarak bu süre değişmektedir. Davanın sonuçlanmasından sonra İstinaf ve Yargıtay kanun yollarına başvurulması halinde bu süre uzayabilmektedir. 

Görevli ve Yetkili Mahkeme 

İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesi doğrultusunda, hizmet tespiti amacıyla açılan davalarda görevli mahkemeler İş Mahkemeleri’dir. İş mahkemesi bulunmayan yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleri bu davalara bakmakla görevlidir. 

Yetkili mahkeme ise işin yapıldığı yer veya davalı tüzel ya da gerçek kişinin, davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. SGK’ya karşı açılan davalarda yetkili mahkeme, kurumun bulunduğu yer mahkemesidir. Davalıların birden fazla olması halinde, davalılardan birinin bulunduğu yerdeki mahkeme de yetkili olacaktır. 

Dava Masrafları Ne Kadar? 

Bu dava türü maktu harca tabidir. Dava açılırken başvurma harcı ve gerekli gider avansı başta yatırılmalıdır. Yargılama boyunca dinlenecek olan tanıklara verilecek tanıklık ücreti, tebligat giderleri ve bilirkişi ücretleri de yargılama masrafı olarak ortaya çıkmaktadır. 

Konu Hakkında Sık Sorulan Sorular 

Hizmet tespiti davaları hakkında en sık sorulan sorular ve cevapları aşağıda bulunmaktadır.

Hizmet Tespit Davası Hangi Durumlarda Açılır? 

SGK kaydınızın bildirilmemesi veya geç bildirilmesi, sigorta primlerinizin eksik yatırılması veya hiç yatırılmaması ya da haberiniz olmaksızın işe giriş çıkışınız yapılması halinde hizmet tespiti için dava açabilirsiniz. 

Hizmet tespit davasında ispat yükü kimdedir? 

Sigortasız çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatlamak zorundadır. Ancak kamu düzenine ilişkin olması sebebi ile mahkemenin re’sen araştırma yükümlülüğü bulunmaktadır. 

İşçi sigortasız çalıştığını nasıl ispatlar? 

İşçi, tanık dahil her çeşit delille sigortasız çalıştığını ispatlayabilir. SGK ve iş yeri kayıtları yazılı delil olarak değerlendirilir. Ayrıca mahkeme tarafından bordro tanıkları da dinlenir. 

Hizmet tespiti davası geriye dönük kaç yıl için açılabilir? 

Hizmet tespiti davalarında 5 yıllık hak düşürücü süre bulunmaktadır. Bu süre, işçinin hizmetinin geçtiği senenin sonundan başlanarak hesaplanır.

Haber Bültenimize e-Posta ile
Kayıt Olun

Geri
Bizi Arayın
WhatsApp
E-Posta